8 Eylül 2012 Cumartesi
28 Mayıs 2012 Pazartesi
10 Mayıs 2012 Perşembe
29 Nisan 2012 Pazar
27 Nisan 2012 Cuma
12 Nisan 2012 Perşembe
6 Nisan 2012 Cuma
3 Nisan 2012 Salı
29 Mart 2012 Perşembe
Farkındayım;
İhmal ettiğim dostların,
kırdığım kadınların,
kaçırdığım fırsatların...
Farkındayım;
Yaptığım hataların,
görmezlikten geldiğim ayrıntıların,
tükettiğim zamanın...
Farkındayım;
Yaşadığım hayatın,
tercih ettiğim yolların,
arada sırada yaptığım doğruların...
Ama öyle ya da böyle iyi olacağım.
Çünkü;
"Her şeyin farkındayım,
Gülhane parkındayım..."
B.A. 29.03.2012
25 Mart 2012 Pazar
Aklımda kalan
sadece eskilerden bir şarkı...
Gözlerimi kapattığımda
hala eskisi gibiyim...
Zamanın nasıl bir
hal(t) olduğunu çözemedim.
Ve hep aynı suda
iki kez yıkanmayı denedim...
Rüzgara tutunsam,
eski bir şarkıyla
dans eden yapraklar gibi...
Gözlerimi kapattığımda
uçacak gibiyim...
B.A. 25.03.2012
23 Mart 2012 Cuma
Kırık tahtaların arasından uzatmış bakışlarını,
rüzgarla salınan kavak ağaçlarına.
Yağmurun düşen ilk damlası,
yüzüne ışımış nasılsa...
Bu da onu mutlu etmeye yetmiş,
bir çok kırıklığın arasında...
İçli bir kanat çırpış,
ona kendi sabitliğini hatırlatır.
Artık yağmur yağmaya başlamıştır...
B.A. 23.04.2001
21 Mart 2012 Çarşamba
Kırılma noktası yaşıyorum bir yerlerimde.
Güler yüzlü postacı avucuma bir şey sıkıştırıyor.
Sımsıkı sarılıyorum ona
ve açmaya korkuyorum zarfları,
beyazı yitmesin diye.
Nasıl da kırılıyor içimde bir şeyler.
Nasıl da kırıyorum kendimi.
Açmalı beyaz zarfları,
gitmeli geldikleri yere,
güler yüzle...
Sen kanatlar taktın kendine,
benim bana yaptıklarımın yanında.
Çaldıklarını geri ver.
Bana borçlusun...
B.A. 21.03.2001
14 Mart 2012 Çarşamba
11 Mart 2012 Pazar
8 Mart 2012 Perşembe
"Nerede kaldın?" diye sordu.
"Kendimle kaldım." demek istedim.
Kendimleydim son bir kaç haftadır.
Kendimle konuştum,
kendimi dinledim,
kendime kızdım,
kendime şaşırdım.
Kendimi sevdim,
kendimi kıskandım.
"Ne zaman bu kadar bencil oldun?" diye sordu.
"Neden.....?" demek istedim.
Bir çok "neden" olabilirdi bu.
Hayat, "neden"den sonraki boşlukları
doldurabildiğimiz kadar.
Ve biliyorum ki o boşlukları
sadece kendimle dolduramam.
Boşlukta kendi kendime tekrar sordum;
"Nerede kaldın?" bahar...
B.A. 02.03.2012
2 Mart 2012 Cuma
Sakallarını koparıyor yine.
Bir şeye sıkılmış gibi, ama değil.
Eli, ister istemez yoluyor kızıl sakallarını.
Sonra aynaya baktığında, bir boşluk görüyor
çeneyle yanak arasında.
Üstüne bakıyor,
sanki sakal yağmış gün boyunca.
Ama havada bulut yok.
Güneş yakıyor bütün tüysüz tenleri.
Tenine düşmek istiyor.
Etini yolup, içine girmek.
İlerlemek, en dibe kadar.
İnsan, kendi içinde kaybolabilir mi?
Et nereye gider,
ya kavrulmuş deri?
Sırtlanları çağırın,
kalan parçalarımı yesinler.
Ben içerilerde bir yerdeyim.
Geri dönemem...
B.A. 27.07.2007
15 Şubat 2012 Çarşamba
13 Şubat 2012 Pazartesi
Görüyorum uçurumları,
seslerini duyuyorum suların.
Yanlış bir şeyler var bu gidişte.
Bu gidiş,
bir dönüşe varmayacak.
Belki kayıplar vereceğim,
kazanarak kendimi.
Gururla bakacağım uçurumlara,
onurla içeceğim suları
ve suların sesini.
Ben olacağım
ve şaşıracak diğerleri.
Kimileri aramaya başlayacak
değerlerini.
Derin bir nefes olacak
göğsümde.
Yüreğim açılacak
uçurumlara.
Taşıyacak suların sesini...
B.A. 06.12.2000
1 Şubat 2012 Çarşamba
30 Ocak 2012 Pazartesi
O kadar yalnız mıydım?
Bir göz açıp kapama zamanında,
Ki daha ilk yudumumu bile içmeden,
giriverdin boşluğuma.
Yıllar önce kokladığım bu ten,
belki de hiç olmamıştı gerçekten...
Ama şimdi içimdesin.
Eh be deli kadın,
bugüne kadar neredeydin?
O kadar yalnız mıydım?
Ki daha ilk yudumumu bile içmeden,
beni sarhoş ettin...
B.A. 31.03.2009
23 Ocak 2012 Pazartesi
Bir düğüne, bir oyuna, bir ölümün ardına dairdir;
Rakı bulunmayan bir vagonda, bira içmenin burukluğu.
Sigara dumanının basıklığı.
Yalnızlık ve sessizlikteki müziğe...
Titreyen ellere, tartışılan kızıllığa, silinen umutlara, dinmeyen kavgama...
Kaçırılan gözlere, açılmayan camlara, solunmayan yeşilliğe,
yazılmayan yazılara, okunmayan sarhoşluğa...
Beklenen istasyona, varılmayan seviye...
Oturulamayan lokantaya, içilemeyen rakıya, bir kez daha...
Su bardağında bira içmek, babamı hatırlatır bana hep!
B.A. 28.06.2002
18 Ocak 2012 Çarşamba
11 Ocak 2012 Çarşamba
İstiklal'in tramvaysılığından, Ankara'nın trenselliğine uzanmanın yalnızlığı...
Kaçınılmaz isyan!
Elimde balık kokusu, denizde martıların (y)ansıması...
Yakaladığımı sandığım anda, kayıp gidiyorum ayaklarımın altından.
Kağıdın beyazsılığına akıyorum, doğru değil bunlar.
Kucak kucak balık kokuyorum, denize (y)ansıyarak...
İz bırakıyorum yalanlardan uzak, kanatlarına kazınıyorum.
Martılara balık sunuyorum göklerde, beni aralarına alıyorlar.
Uçamıyorum belki, ama yutuyorlar beni. Gök oluyorum.
Ne mavi, ne beyaz...
B. A. 19.02.2002
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)